16 Temmuz 2018 Pazartesi

Batman Hush - DC İncelemesi

  Gerilim dolu Siyah Orkide'den az gerilimli Batman Hush'a hoş geldiniz. Hemen çizgi romanı genel hatlarıyla değerlendirerek yazımıza başlayalım.
2002 yılında ödüllü yazar Jeph Loeb tarafından yazılan, Jim Lee ve Scott Williams tarafından çizilen bir çizgi romandır.
320 sayfa olup ülkemizde JBC tarafından 2016 yılında basılmıştır. 36-40 TL gibi fiyatlara bulabilirsiniz.
  Roman,  Lex Luthor'un başkan olduğu, Batman'in Gotham'da saygınlığının zirveye ulaştığı, polisin artık Batman'e sesini çıkaramadığı bir dönemde geçiyor. Baş komiser Gordon emekli olmuş, Batman'in duygusal açıdan en zayıf olduğu dönemlerde romanımız kendini bize gösteriyor.
  Roman, Killer Croc'un daha önce hiç yapmadığı bir şekilde küçük bir çocuğu fidye için kaçırmasıyla başlıyor. Karşısında değişmiş ve güçlenmiş bir Croc bulan Batman yanlış bir şeylerin olduğunu anlıyor. Zorlu bir mücadelenin sonunda çocuk kurtuluyor ama polisin getirdiği para kayboluyor. Batman, her zaman olduğu gibi kimin tarafından çalındığını biliyor. Çatılarda Catwoman'ı takip ederken bir kaza geçiriyor ve metrelerce yükseklikten öldürücü bir şekilde yere çakılıyor. Eski arkadaşı olan Thomas Elliot sayesinde bu ölümcül kazadan kurtuluyor. Uyandığında bilmediği bir şey vardı. O da karşı karşıya olduğu yeni bir düşman değildi. Geçmişiydi...
  Batman'in bu çizgi romanı, serilerden bağımsız bir şekilde oluşturuldu. Ama okumadan önce Batman Killing Joke'u okumanızı ve Batman ile ilgili karakterler hakkında bilgi sahibi olmanızı öneririm. İsterseniz New52'de bulunan Batman serilerini de okuyabilirsiniz.
  Ben çizgi romanı beğendim. Bir günde aralıklarla okudum. Tek solukta okunacak bir çizgi roman değil. Konusu bir Batman çizgi romanı olmasına rağmen sizi kendisinden kopmasına sebep olabiliyor. Çizimler tek kelime ile ''Harika!''. Tam bir görsel şölen.
  İki sıkıntılı yanından birine değindik. Konunun diğer Batmanlere göre ağır işlemesi diğeri ise bölüm sonlarında aklınızda sorular kalabiliyor. Tabii bu soruların bazılarına ileride cevap buluyorsunuz lakin cevapsız kalan sorular, çizgi romanın sonunda canınızı sıkabiliyor.
  Sonuç olarak Batman Hush tatile gidecekseniz, evde istirahat edecekseniz, uzun yola çıkacaksanız yanınıza alıp okuyabileceğiniz bir roman. Meşgulseniz okumayın. Çünkü her bölüm bir birinden önemli ve unutursanız üzülebilirsiniz. Bir sonraki boş konuşmamızda görüşmek üzere esen diliyorum.


9 Temmuz 2018 Pazartesi

The Founder(2016)


  The Founder 2016 yılının Aralık ayında, ülkemizde ise 2017 yılının Mart ayında çıkmış biyografi ve dram temelli bir filmdir. 1 saat 55 dakikadan oluşan bu film IMDb'de 7.2 puana sahip. Yönetmenliğini John Lee Hancock'un üstlendiği, baş rollerde Micheal Keaton, Nick Offerman, John Carrol Lynch gibi sinema dünyasının bilindik isimlerinin oluşturduğu bir Amerikan filmidir.
  Filmimiz bize kapitalizm denince akla ilk gelen isimlerden biri olan ''McDonald's''ın nasıl var olduğunu ve büyüdüğünü anlatıyor. McDonald kardeşleri Nick Offerman ve John Carrol Lynch canlandırıyor. Ray Kroc'u ise Micheal Keaton. Film dışarıdan şirketin kuruluşunu anlatıyormuş gibi görünse de aslında şirketin nasıl yayıldığını anlatıyor.
  Kapakta bulunan Keaton abimiz rolün altından harika bir şekilde kalkmış ve Ray Kroc'un kişiliğine güzel bir şekilde bürünmüş.
  Filmimiz mikser satmaya çalışan Kroc abimizin yolculukları ile başlıyor. Bir gün tesadüfi denilebilecek bir olay ile McDonald kardeşlerin restoranlarını keşfediyor. Filmimiz de tam olarak burada başlıyor. Kroc kardeşlerin bulduğu ''hızlı servis sistemi'' ve isminin arkasında yatan potansiyeli görüyor, bunun için ilk adımlarını atmaya başlıyor. Kardeşler ''McDonald's'' ismini ve yarattıkları düzeni korumak için Kroc'a bir sözleşme imzalatıyorlar. Bu sözleşme Kroc'un ayağını bağlıyor. Lakin bu sözleşme onu yıldırmıyor ve hırsını arttırarak şirketi büyütmeye devam ediyor ve olaylar gelişiyor.
  Filmin konusuna az çok değindik. Peki bu film izlenmeli mi? McDonalds ile ilgili azıcık merakınız varsa bu filmi kesinlikle izlemelisiniz. Öyle ki bu film üniversitelerde ders niyetine izletilmesi gereken bir film. Ray Kroc'dan bir söz ile bitiriyor, bir sonraki boş konuşmamızda görüşmek üzere esen diliyorum.

  ''Nothing's more common than unsuccessful men with talent. Genius won't. Unrecognized genius is practically a cliche. Education won't. Why the world is full of educated fools. Persistence and determination alone are all powerful.''

4 Temmuz 2018 Çarşamba

Doppler - Erlend Loe

  2004 yılında Erlend Loe'nun yazdığı Türkiye'de Yapı Kredi Yayınları tarafından basılan 124 sayfadan oluşan bir roman. Aslında roman dememiz pek doğru olmaz. Çünkü daha çok popüler kültürün yeni meyvelerinden olan ''uzun öykü'' bölümünün üyelerinden biri. Kitabın ölçüleri 13.5 x 21 cm. Piyasada 6.5-8 tl gibi fiyatlara bulabilirsiniz. Dilek Başak çeviride güzel bir iş çıkarmış. Okurken gözünüze batan pek bir şey ile karşılaşmıyorsunuz. Yazar bölümlerini farklı aylar içerisinde ayırmış. Her bölüm o ay içerisinde kahramnızın neler yaşadığı hakkında.
  ''Bu kitabı okumanızı şiddetle öneriyorum.'' tarzı bir cümle kurmayacağım. Çünkü bu kitap canınız sıkıldı ama tek solukta okunacak öykü-roman arıyorsanız eğer okuyabileceğiniz bir kitap. Kitabın içeriğine değinmeden önce yazar hakkında bilgilenmemiz gerekiyor. Çünkü ileride karşılaşacağımız baş karakter, bir nevi yazarımızı yansıtıyor.
  Erlend Loe 1969 doğumlu Norveçli bir yazar arkadaşımız. Kendisi Oslo'da yaşıyor. Daha çok çocuk kitapları ve senaryo yazmasına karşın roman da yazıyor. Günümüzde popüler olan bir yazar.
  Şimdi kitabın içeriğine değineceğiz ve neden yazar hakkında bilgi edindiğimizi anlayacağız. Kitap, baş karakterimiz olan Andreas Doppler'ın belli bir dönem içerisinde başında geçenleri kahramanın bakış açısından(birinci tekil) anlatıyor. Karakterimiz 21. yüzyılın ideal erkek modelini yansıtıyor. Başarılı bir kariyer, iyi bir baba ve bir kadının isteyebileceği fiziki-manevi yönden yeterli bir erkek modeli. Sağcı karşıtı ama solcu değil. Ailesi ile birlikte Oslo'da yaşıyor. Buraya kadar baş karakterimizi tanıdık. Kendisi bir nevi yazarımızı yansıtıyor ya da yazarımızın sahip olmak istediği bir gerçekliği. Bunu ne yazık ki ona sormadan bilemeyeceğiz.
  Bir gün ormanda her zaman ki gibi bisiklet sürüşünü yaparken bir kaza geçiriyor ve yeni bir dünya görüşüne ulaşıyor. Bu kazadan sonra ormanda yaşamaya başlıyor. Bu yaşamı temelinde insanlığın başlangıcına dönüşünü esas alıyor. Örneğin: insanların eskiden olduğu gibi ihtiyaçlarını takas sistemi ile gidermesi gerektiğine inanıyor ya da çocukların büyürken aileleri tarafından yönlendirilmemesi, özgür bırakılması gerektiğini savunuyor. Bu düşünceleri yaşarken Bongo adını verdiği bir geyik ile tanışıyor. Bu tanışma hayatını farklı bir yörüngeye getiriyor ve olaylar gelişiyor.
  Sonuç olarak kitap okunabilir ama kesinlikle okumanıza gerek yok. Eğer bir gün kendinizi boşlukta hissederseniz kitabı okuyabilirsiniz. Yorumlarınızı bekliyorum. Bir sonraki boş konuşmamızda görüşmek üzere esen kalın.

     

1 Temmuz 2018 Pazar

Siyah Orkide(Black Orchid) - Neil Gaiman, Dave McKean İncelemesi


 Başlamadan önce genel hatlarıyla değerlendirelim. 178 sayfa ve ortalama çizgi roman sayfaları ölçülerinden büyük(16,5x26). Neil Gaiman tarafında yazılıp Dave McKean tarafından çizildi. 1988 yılında Vertigo bünyesi altında yayınlandı. Türkiye'de İthaki Yayınları tarafından 2018 yılında yayınlandı. 20-24 tl gibi fiyatlarla piyasada bulabilirsiniz. Seksenli yılların genel çizim hatlarını kesinlikle barındırmıyor. Aşina olduğumuz Dave Gibbons çizimini beklerken başta bir hüsrana uğruyoruz. Renkli çizimler yerine koyu tonlar ve silik tiplemeler ile karşılaşıyoruz. Batman: Avrupa çizgi romanını okuduysanız eğer aklınızda bir şeyler oluşacaktır.
  Biraz genel dünyasından bahsedelim. Yazıldığı yılı düşünürsek eğer bariz bir şekilde seksenler döneminin etkisini yoğun bir şekilde çizimlerden ve konuşmalardan hissedebiliriz. DC evreninde geçen çok farklı bir kurguya sahip bir çizgi roman. Baskıcı bir yozlaşmış sistemin güçlü ve Lex Luthor'un başkan olduğu bir evrende işleniyor. Luthor burada alışılan zekası yerine daha çok derin devlet tarzı işleriyle kendini gösteriyor. Okurken birçok DC ve Vertigo'dan tanıdığımız kişiler ve ikonik yerlerle karşılaşıyoruz.
Okumadan önce Batman ve Swamp Thing'i gözden geçirmenizi öneririm.
  Romanımız ilk sayfalarında bir süper kahramanın zalimce yakılarak öldürülüşü ile başlıyor. Biraz şaşırtıcı değil mi? Süper kahramanımıza değinmeden önce hikayesini anlamamız gerekiyor.
Susan Linden isimli arkadaşımızın eski kocası Carl Thorne(kiralık katil gibi bir şey) hakkında davada ifade vermesiyle hikayemiz başlıyor. Yıllarca hapis yattıktan sonra Carl hapishaneden çıkar ve ilk iş olarak Susan'ı öldürür.  Bu zaman diliminde başka bir yerde ise Dr. Jason Woodrue'nun hocalığını yaptığı Pamela Isley (Poison Ivy), Alec Holland (Swamp Thing) ve Phill Sylvian eğitim görüyorlar. Doğa-bitki üzerine çalışmalar yapan bu arkadaşlar bir süre sonra kendi yollarına gidiyor. Phill insanların doğaya verdiği zararı gidermek için bitki temelli yeni bir insan yaratmaya çalışıyor. Lakin çalışmalarında başarısız oluyor. Daha sonra Susan'ın öldürüldüğünü öğreniyor ve ondan kalan parçalarla çalışmasına devam ediyor ve başarılı oluyor. Siyah Orkide ya da Mayıs Kraliçesi adı ile anılan yeni bir tür oluşuyor ve olaylar gelişiyor.
  Hikaye hakkında az çok bir fikrimiz oldu şimdi bunun okunmaya değer mi olduğunu konuşalım. Vertigo çizgi romanlarına biraz ilginiz varsa kesinlikle okumanızı öneririm. Okumaya başlamadan önce dediğim gibi Batman ve Swamp Thing'in dünyası hakkında biraz fikriniz olmalı yoksa okumayı bitirdikten sonra aklınızda çok fazla soru olduğunu fark edeceksiniz. Bunun için önceden biraz fikir edinin. Çizgi romanın başlarında biraz afallayabilirsiniz. Çizimleri farklı, karakterler farklı... Ama siz okumaya devam edin. Yeni bir dünyanın kapılarını aralayacaksınız. Umarım yardımcı olabilmişimdir. Görüşlerinizi bekliyorum. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere esen kalın.